- çokça
- 1) дово́льно мно́го, изря́дно2) чрезме́рно, сли́шком; чересчу́р мно́го
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
çokça — zf. 1) Çok olarak Benden utanırlar, odada çokça koca lakırtısı olsa kalkar kaçarlar. M. Ş. Esendal 2) Aşırı, fazla Çokça alıngan olduğu için arkadaşları onunla sık sık bozuşuyor. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokca yemek — aşırı fazla … Beypazari ağzindan sözcükler
öğür olmak — çokça birlikte bulunmaktan çok sıkı bir alışkanlık edinmek Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki anları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkraşmak — çokça gıcırdamak, çıkırdamak II, 209 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bola bol — çokca, doyasıya … Beypazari ağzindan sözcükler
küldürtü — çokça gürültü sesi … Beypazari ağzindan sözcükler
History of the Jews in Turkey — Jewsref|name|§ have lived in the geographic area of Asia Minor (modern Turkey) for more than 2,400 years. In the later Middle Ages, Ashkenazi Jews migrating to the Byzantine Empire and Ottoman Empire supplemented the original Jewish population of … Wikipedia
aşırı — sf. 1) Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir. O. Rifat 2) Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem 3) Gereğinden fazla, çok 4) zf. Ötede … Çağatay Osmanlı Sözlük
baldıranlık — is., ğı Baldıranın çokça yetiştiği yer Biz çocukken buraları çöplüktü, baldıranlıktı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzemek — e 1) İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak Ona göre işlemeyen, kurulmuş, bozulmuş bir saat hastalanmış bir insana benzerdi. A. H. Tanpınar 2) Sanısını uyandırmak, gibi görünmek Bu zavallı çokça … Çağatay Osmanlı Sözlük
bolca — sf. 1) Oldukça geniş Bolca bir pantolon. 2) zf. Oldukça çok, çokça Bu yıl bolca yağmur düştü. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük